7 Mayıs 2013 Salı

Neden Gonullu olmaliyiz ve nasil gonullu olabiliriz?

Merhabalar,
Bugun sizlere Gonulluluk dusuncesinden bahsedecegim ve umarim yazimin sonunda siz de gonullu olmak isteyeceksiniz.
Gonullu olmak ya  da bir isi belli bir cikar icin yapmayip, topluma, insanlara, cocuklara, ihtiyaci olanlara yardim etmek (tabi ki bu sadece birkac ornek ) guzel bir duygu ve iyi bir davranis gostergesidir.  Bir cok insan , bu konuda tereddut yasar; yani  gonullu olmali miyim olursam ne olur, cikarim ne olur  vs.
Gonullu olmak, tum telasenin ortasinda sosyal anlamda kendini gelistirip, farkli insanlar tanima, farkliliklara adapte olma, dusunce gucunu gelistirme, hayati ogrenme ve kolaylastirma, diger gamlik duygusunu arttirma, caliskan olma gibi bir cok moral degeri zamanla size kazandirmis olur.   Bazen bir cocukla oynayinca, anne gibi, bir cocukla yuruyuse cikinca baba gibi hissedersiniz gonullu oldugunuz vakit.
Tabi yaptiginiz gonulluluk, yurtici ve yurtdisi olmak uzere ikiye ayrilir.  Kendi ulkenizde yapacaginiz gonullu calismalarda , kendi ana dilinizi kullanirsiniz ve cevrenizdeki meslektaslariniz da ayni kulturel degerlere sahip olabilir. Yabanci bir ulkeye gittiginizde , isler biraz daha farklilasir.  Yapacaginiz temanin zorlugu ya da kolayliginin yanisira bir de dil faktoru ile ugrasmak zorunda kalirsiniz. Ama bu, insanoglunun yurumeyi ogrenmesi gibi, zamanla gelistirilebilecek birseydir, korkmaniza gerek yok.

Yazimin bu kisminda Turkiyede ve Avrupa'da ne gibi kuruluslarda gonulllu olabilir size kurulus isimleri vererek yardimci olmaya calisacagim :

Tema ( Turkiye erozyonla mucadele ve  agaclandirma ve dogal varliklari koruma vakfi )

http://www.tema.org.tr/web_14966-2_1/index.aspx

TEGV (Turkiye Egitim Gonulluleri vakfi )
http://www.tegv.org/


Genctur
http://genctur.com.tr/

Genc Gelisim dernegi
http://www.gencgelisim.org.tr/


Gaziantep egitim ve genclik dernegi
http://www.geged.org.tr/



Genclik sosyal degisim dernegi
http://www.gesoged.org/


Yukarida verdigim ornekler, yurticinde gonulllu olarak basvurabileceginiz kuruluslar idi. Bunun yanisira, bu kuruluslarin yuzde 80'i ayni zamanda Avrupa Gonullu hizmeti adi altinda sizin icin gonderen kurulus olabilirler ve sizleri en az 2 ay olmak ve en fazla 1 sene olmak uzere Avrupanin herhangi bir ulkesine gonderebilirler.
Nasil Avrupa gonullusu olunur?

Bunun icin atilmasi gereken adimlar oldukca basittir ve su ana kadar gonullu olmus kisiler de ayni yollardan gecmistirler. Herseyden once sabirli olmayi ogrenin bu birinci kuralimiz.
Once , kendinize bir ev sahibi kurulus bulun. Nerden bulacaginiz gosteriyorum;
http://ec.europa.eu/youth/evs/aod/hei_list_from_query.cfm


Ev sahibi kurulus ile yazisin ve onlara neden gonullu olmak istediginiz aciklayin ve soyleyin, Sizden Cv ve motivasyon mektubu isteyeceklerdir, Gonderin... Degerlendirilmeye alinirsaniz, kurulus sizi, partneri oldugu bir ulkeye gonderecektir ( yani siz istediginiz ulkeye hop diye gidemiyorsunuz canlarim   )

Eger siz de hem fikirseniz ulke konusunda, gonderen kurulus, avrupadaki ev sahibi kurulus ile gerekli yazismalari yapar ve bu surecte sizi, Vize basvurusu, hazirlik, varis oncesi egitim (genellikle ankarada oluyor ama kaldirildi benim zamanimda vardi ) den sorumlu tutar. Unutmayin, bir cok yurtdisi gonullu proje icin , para vermek zorunda degilsiniz. Bir kisim odediginiz paralar da, gonderen ya da ev sahibi kurulus tarafindan geri karsilanir.  Ev sahibi kurulus, size ev verir, yemek harcligi verir, ucak biletlerini de gonderen kurulus alir. Bu sure zarfinda, biriktirdiginiz fislerinizi, fature, ciktilari kaybetmemeye dikkat edin.  Tebrikler! Siz de AGH gonullususunuz artik, Yurtdisina gittiniz, gonulluluk yaptiniz . BU sure zarfinda iki egitime gideceksiniz , 1- varis egitimi 2- donem ortasi egitimi. Bunlari da astiktan sonra projeden memnun olmaniz halinde sonuna kadar devam edip onemli bir sertifika olan " Youthpass" Sertifikasini almaya hak kazanirsiniz. Sertifika, Ev sahibi kurulus , siz ve mentor tarafindan imzalanmis olacaktir ve aslinda size yardim edecek olan kisi de mentor unuzdur.  Sertifikanin , en temel amaci, ogrendiginiz her turlu beceri ve ehliyetlerinizi yazmak ve bunlari duzgun bir sekilde sunmaktir. Ilerde is hayatinizda yardimci olacagini dusunuyorum.

Asagida sizinle bazi onemli  ve faydali  inkleri paylasiyorum ;

http://www.ua.gov.tr/

http://www.trexevs.org/trex.php?sayfa_id=152&kategori_id=152&lng=1

http://www.couchsurfing.org/profile.html

http://www.raileurope.com/rail-tickets-passes/balkan-flexipass/index.html

http://www.interrail.eu/?gclid=CIX1nYPwhbcCFczC3godk3YAfQ

https://www.youthpass.eu/en/youthpass/why/

http://ec.europa.eu/index_en.htm

Romanyanin Brasov kentinde 1 yil Avrupa Gonullusu olarak faaliyette bulundum bu da Brasovdaki son gunumden bir fotograf :-)



Hepinize bol sans dilerim , sorulariniz ve gorusleriniz icin ; 
Twitter : FURKANARISOY23

Mail : stepanov_furqan@hotmail.com 

Iyi haftalar dilerim,

FURKAN ARISOY


28 Şubat 2013 Perşembe

Muhafazakarligin Gelecegi var mi?/ Does Conservativeness have future?


Muhafazakarligin Gelecegi var mi?[1] /FURKAN ARISOY


Muhafazakarlik, kisaca tanimlamak gerekirse toplumsal degerleri, tarihi, kulturu, folkloru korumak ve “ asiri” radikal degisim ve devrimlere karsi olmakla ifade edilir.  Bu karsitlik aslinda degisime kokten bir karsitligi ifade etmez. Bir bakima, muhafazakar bireyler de degisime taraf olup toplumsal ilerlemeye pekala katkida bulunabilirler. Bununla birlikte, bu katki kisiden kisiye gore degisir hatta ozellike Turk toplumunda bahsedecek olursak, birden cok farkli muhafazakarlik tiplerini de irdelemek zorunda kalabiliriz.   Fakat boyle bir analizi yapmak icin tarihsel bir arkaplan bilgisine, dahasi Muhafazakarligin tarihsel rotasina ve olusum surecine bakmakta fayda var.
Muhafazakarlik dusuncesini savunan ilk kisi Fransiz Devrimi sirasinda “ Devrim karsiti hareketi “ ile bilinen Ingiliz Edmund Burke olmustur.  Burke, Fransiz Devriminin Ingiltere’ye sicrayacagindan endise ediyordu. Cunku Birlesik krallik ile Fransiz toplumu arasinda bir cok yapisal farklilik mevcuttu. Daha dogrusu 1789 da gerceklesen ve ozellikle Bati Avrupaya sekil veren  ve bugunku AB’nin de temellerini olusturan bu devrim, nicelikte ya da sanat vb. alanlarda cesitli degisimler getirdiyse de aslinda, Fransiz toplumunu tam anlamiyle acik bir toplum halina getirmedi. Aksine, 1789 devrimi, Avrupaya onemli olcude “ Milliyetcilik” akimini getirdi. Nasil oldugunu basit bir sekilde aciklayacak olursak; Fransiz devriminden once var olan Mutlak monarsiler ve Roma katolik kilisesinin devrim sirasinda gucunun zayiflamasi ve hepten ortadan kaldirilmasi “ halk “ tarafindan mumkun kilindi. Devrimi halk gerceklestirdiginden, haklara ve ozgurluklere sahip olacak kisiler de halk oldu elbette.  Bu noktada Devrim sirasinda ortaya cikan “ Burjuva “ sinifindan bahsetmek istiyorum.  Burjuva ya da fransizcasiyle “ Bourgeois” ,  toplumda genel olarak “ egitime ya da kulture “ degil de “ zenginlige ve varliga dayali  bir yukselis grubu olarak”[2] tanimlanabilir. Terim ilk kez Marx’in Komunist manifestosunda kullanilmistir. Fransada ortaya cikan Burjuva grubu , digerlerinden farkli bir gelisim gostermistir. Soyle ki, bu sinif, zenginlik uzerinden yukselmek yerine, devrim sirasinda cocuklarini okullara gondererek onlarin egitimlerine buyuk onem vermis, gazeteler ve brosurler bastirmislardir. Egitim seviyesi yukseldikce, karanlik kilise dusuncesi ve ogretileri  ve saraya olan bagimliliklar ortadan kalkmis ve toplum daha cok sorgulamaya baslamisti. Dahasini soylemek gerekirse, toplum tam da halkin istedigi gibi daha sekuler bir yapiya donusuyor, aydinlaniyor bilincleniyor ve yukseliyordu.  Fakat bu yukselik cok uzun surmeyecekti.  1792 yilinda  Cumhuriyet ilan edildiginde Dis guclur ile isbirligi yapan kralice Marie Antoniette ve bir cok devlet adami Giyotin ile idam edildi. Cumhuriyet, Fransada vatandaslik bilincini gelistirdi ve bir cok yeni hakkin taninmasini sagladi. Ozellikle Fransiz kadinlarinin Versay sarayina kadar yurumesi ve “ esitlik, ozgurluk” haklarini talep etmeleri, su degisimi hizlandiran bir faktordu.  Tum bu gelismelerden sonra, Avrupa medeniyetinin belki de yakin cagin baslangici kabul eden “ Devrim” Cumhuriyet denilen bir yonetim bicimine evrildi. Bu da aslinda “ cok kultur ve cok uluslu devletlerden” tek uluslu devletlere gecmenin bir baska adi idi. Cumhuriyetciler zaferlerini kutlarken, bir yandan vatandas da bu hizli gecisin soku icinde kendini ve toplumu anlamandirmaya calisiyordu.  Kimliksel sorular sorulmaya baslandiginda, bazi soru isaretlerinin giderilmesi gerekiyordu. Ozellikle bayrak, dil, din , kimlik, sinirlar ve egemenlik gibi konular agir basmaya basladi. 1800 lerden 1900 lere geciste bir cok olay olmasina ragmen,  bu olaylarin “ benzer nitelikte “ olmasi sebebi ile cok fazla deginmeyecegim. Soylemek istedigim sey su ki, Fransiz toplumunun yasadigi agir tahrip, yenilgi ve savaslar, yeni  kurulan toplumun “ daha koruyucu ve muhafazakar “ olmasina sebeb oldu. Bunda, yaratilan, yayinlanan tarih kitaplari, belgeseller, filmler, muzeler gibi insanlarin milliyetciliklerini oksayan tum ogeler fazlasiyle etkili oldu. Nihayetinde , kurulan bir cok Avrupa devletinde, tek ulus dusuncesi hakim oldu. Cunku ancak bu sekilde, bir devlet yonetimi, kendi vatandasini sinirlari icinde tutabilir ve bireylere “ koruma, muhafaza etme” dusuncesini asilayabilirdi. Nitekim, bir cok Avrupa  Devleti bundan nasibini aldi. Sadece Avrupa degil, Amerika, UZAK dogu ve Cin de Muhafazakarlikten etkilenen ulkeler arasindadir.
Bu noktada siklikla karistirilan iki tip muhafazakarligi birbirinden ayirmaninin yararli olacagini dusunuyorum. Bunlardan birincisi “ Kulturel ve Folklorik” , ikincisi ise “ Dini/ dinsel Muhafazakarlik” tir.  Kimi ulkelerde bunlardan yalnizca birisi goruldugu gibi , bazi ulkelerde Halk her iki tip muhafazakarligi da benimseyebilir. Kulturel muhafazakarlik,  cok fazla milliyetcilige vurgu yapmaz; onun yerine var olan ve tarihten gelen derin kultur hazinelerini korumayi sever ve onlari kollar. Bu akimi savunan insanlar, baska kulturlerden nefret etmez, lakin, kendi kulturlerine de zarar gelsin istemezler.  Ikinci tip muhafazakarlik ise, Kulturel muhafazakarliktan ayrilabilir. Din, bilindigi gibi, sekuler dunyaya degil , var olduguna inanilan olumden sonraki hayata vurgu yapar. Bu sebeble, kulturel muhafazakarlik ile arasindaki en buyuk fark belki de budur. Cunku, Kultur; insanoglu ve dunya var oldukca yasayacak deger butunudur. Dunya ya da sekuler hayat sona erince dolayisi ile kultur de sona  erecektir.  Bu sebebpten Kulturel Muhafazakarla ile Dini muhafazakarlar arasinda bir ucurum olusmakta ve catisma katsayisi artmaktadir.  Her iki kavramin “ muhafazakarlik “ paydasinda birlesmeleri tesaduf degildir. Nitekim, ikinci kategoride, bireyler, dini ogretileri, kutsal kitaplari , eski ahitleri ve peygamber yasamlarini on plana cikarip, bunlari benimseyip korur iken, diger yanda kulturel muhafazakarlada guclu bir tarih, savas, zafer, efsane bilinci mevcuttur.  Eski tarihsel olaylar , rivayetler olarak kalsa bile, birinci tip muhafazakarlarin aklinda yer edinirler ve unutulmaz hale gelirler. Ayni bireyler, bunlari dusunurken, butun bu olanlarin “ din” ile cok da alakali olmadigina inanirlar.  Bir karsilastirma yaparsak, bir Dini muhafazakar, zamanla kulturel muhafazakar olabilir, fakat bir K. Muhafazakar kolay kolay dini M. olamaz.

Muhafazakarlik ile degisim ve degisime ayak uydurma konularindan biraz bahsetmekte yarar goruyorum. Degisime ayak uydurma, gercekten degismek istemek ile mumkundur. Bir toplumdaki degisimin onunde bazi engeller bulunabilir; Ornegin , ekonomik cokuntuler, savaslarin tahribati,  firsatlarin olusmamis olmasi ve atalet gibi. Fakat , bir toplum tum bu kosullar yok iken ve bunun yerine degisim her anlamda en mumkun halinde iken , hala degismemekte israr ediyorsa, bu noktada” Yobazlik, cahillik[3], bilmemezlik, enformasyon eksikligi [4]ve asiri   milliyetcilik” gibi etkenlerin toplumda etkin oldugunu soylememiz herhalde dogru bir tespit olur. Birkac toplumsal ornek verecek olursak, Ingiltere yani Birlesik krallik, Muhafazakarlik ve milliyetcilik dusuncesinden yuzyillar once siyrilmis ve cok acik bir toplum haline gelmistir.  Yine belirtecek olursak , Fransiz devrimi sirasinda zaten toplumda var olan ve yukselen Sivil toplumun gucu, Birlesik krallikta geri kalan tum Avrupa devletlerinden daha guclu idi. Bu sebeble, B. Krallikta, “ Krallik” tanimi bir milliyetcilik ve korumaciliktan daha cok  bir “ sinifa, mulkiyet haklarina ve yuksek bir kraliyet ailesine” vurgu yapti..  Insanlar, daha fazla okudukca, arastirdikca, ve en onemlisi seyahat etmeye basladikca “ farkli” kulturleri taniyip “ kulturel- merkezci” anlayistan kurtuldular. Bu kulturlerini kaybettikleri manasina gelmese de, 2013 yili itibari ile Ingilterede yasayan “ Ingiliz vatandasi olmayan “ yabancilarinin sayilarinin her gecen gun artmasi ve gunluk hayatta konusulan dil sayisinin artmasi ile de toplumu  kulturel bakimdan daha cok zenginestirdi.  Tabi ki, bunda Ingilizlerin farkli kulturlere karsi bir on yargisinin olmayisi da bir faktordur. Ornegin Almanya , sekuler bir toplum olmasina ve ekononomik refahinin bir hayli tatmin edici olmasina ragmen , halen gunumuzde bazi milliyetci Alman gruplar, bunlara dazlaklar da eklenebilir, farkli uluslardan olan vatandaslari taciz etmekte ve oldurebilmektedir. Bu da aslinda “ Muhafazkarlik” in, toplumdan topluma, ulkeden ulkeye ne kadar degistiginin de bir kaniti.  Daha once bahsettigimiz “ iki tip” muhafazakarligin “ Turkiye” de gorulmesi, yasanmasi, benimsenmesi, toplumu karmasik bir hale sokmustur. Nitekim, gunumuzde yasayan hicbir toplum iki kat muhafazakarligi kaldiracak gucte, cesarette ve inancta degildir.  Bu sebeble , bunu ben “ Turk  tipi muhafazakarlasma “  olarak adlandirmak istiyorum. [5]
Turkiye gibi toplumlarda, bu ic ice gecmis hem uhrevi hem sekuler muhafazakarlik, toplumu butunlestirmek yerine onu daha “ ayristirir”. Bir onceki sayfadan da hatirlayacaginiz gibi , iki ideolojinin temel unsur ve amaclari cok farklidir.  Daha derin bir analiz yapacak olursak, biraz yazinin baslarinda bahsettigim konudan bu konuda ilham alabiliriz diye dusunuyorum. Burjuva , okuyan, egitime onem veren , arastiran, medyaya agirlik veren bir kesim olarak lanse ediliyordu Devrim Fransasinda.  Ote yandan Marks da aksine  BUrjuvayi “ yukselen orta sinif “ olarak gorup , kultur yerine” ekonomik” yukselisi ve  “ kar” i on plana cikariyordu. Tum bunlardan hareket ile bugun Modern Turkiyede ortaya cikan “ Burjuva” sinifinin sasirtici bir sekilde bahsettigim tum bu ozellikleri birlikte barindirmasi mumkun gorunuyor.  Cunku Turkiyede yukselen Orta sinif ( cogunlukla Anadolu kaynakli ) , egitime onem veriyor, Cocuklarini yurtdisina  okumaya gonderiyor, calisiyor, kazaniyor, yatirim yapiyor ve buyuk mal varliklarina sahip oluyorlar. Bu noktada ben bu yukselis tipine “ Post- Burjuva” ismini vermek istiyorum.  Cunku Turkiyedeki Burjuva tipi yukseliste “ para, iktidar, egitim, kultur, kar ve is “ gibi araclarin hepsini bulmak mumkun. Bu da bizi daha karisik toplumsal reaksiyonlarin icine sokuyor.  Bu noktada, yakin bir arkadasimin kullandigi kavram konu ile alakali oldugu icin kullanmak isterim. Alper Akalin Muhafazakarlik konusuna “ ilkesellik” ve “ stabil “ olma bakimlarindan yaklasir ve “ Omurgasiz Muhafazakarlik” teriminin onemine isaret eder. [6] Buna gore, gunumuzde , belli dayanagi olmayan , sozgelimi daha pragmatik dusunceler, Omurgasiz ideolojiler olarak isimlendirilebilir. Yazara gore,  Insanlarin, istikrarli ideolojileri olmadiklari icin, cogu birey de daginik ideolojileri benimser ve acikca “ Pragmatist “ olurlar. Bu surecten sonra, var  olan tum toplumsal ideolojilere kayma egilimde olan bireyler, toplumsal olaylar karsisinda bir olguyu oturup tartismak yerine, onu yalnizca seyretmekte ve “ Olgu ya da olay olmustur, degistiremeyiz artik” deyip, toplumu degistirmek ya da ilerletmek adina hicbirsey yapmayip, toplumsal ataleti arttirmaktadirlar.

Sonuc olarak, “ Subjektif ahlaktan “ Objektif” bir ahlaka gecisin yararli olacagi bir toplum yapisi muhafazakar  dahi olsa ( Tipki Romanya ornegi gibi ) toplumun yararina olacaktir. Boylece bireyler “ Yeni kultur uretme” asamasina gececekler ve esasen “ Kulturlerinin yok olmasini engelleyecektir. Cunku Alper Akalinin da uzerinde durdugu gibi  “ Omurgasizlik” muhafazakarligi bitirecek [7] ve geriye “ Liberal “ bir toplum kalacak, bakalim oyle mi olacak.. Bunu zaman gosterecek  ve tabi ki Muhafazakarligin geleceginin olup olmadigina da..

FURKAN ARISOY
Romanya /Brasov
1 March 2013-03-01
Does Conservativeness have future?
All rights reserved @2013 


[1] Does Conservativeness have future?
[2] Bkz : http://tr.wikipedia.org/wiki/Burjuva
[3] Ignorance.
[4] Lack of information.
[5] Conservativeness in Turkish manner.
[6] Bkz : http://www.derindusunce.org/2009/02/22/omurgasiz-muhafazakarlik-ile-nereye-kadar/ “ Omurgasiz muhafazakarlik ile nereye kadar ?” , Alper, Akalin.
[7] Bkz 2 : http://www.derindusunce.org/2009/02/22/omurgasiz-muhafazakarlik-ile-nereye-kadar/ “ Snc: “ Omurgasizlik muhafazakarligi bitirir., Alper , Akalin. 

7 Şubat 2013 Perşembe

A Romanian Nature Manifest : Rosia Montana

Hello Blog readers,


This week , I'm gonna write about very interesting topic .. it is about a campaign against exploitation of Environment. This is directly related to you too. I'm in Romania and weeks ago, one of my friend  her name is Alexandra talked about  " Rosia Montana" events. Firstly, I talked that it is kinda festival of comune or village , but then I noticed that it is important nature campaign supported by UNESCO . The place named Rosia Montana located around Alba Iiula county and protected by UNESCO heritage list as beautiful place. However, Government of Romania is trying to make deal with a golden research Company and trying to destroy this beautiful region. If they do this, a lot of chemical remnant will damage in nature and will leave traces of which compensate is not possible.

 So if you want to see what company is tryin to do this, I would give u a link where you can read about them;
http://www.rmgc.ro/

and on the contrary to this, a palm of people that gathers from 33 cities of Romania and announcing some events and making manifestations and make their voices hear out by means of Press, media, agencies, meetings, concerts, Tv channels and social medias such as Facebook, twitter , blogspot etc . I want to give you a short brief explanation about Rosia Montana , Alba Iuiula and about who they're if you're interested taking citations ;


Roşia Montană’s Anniversary. 1882 years of historical documentation of the oldest mining settlement in Romania

Roşia Montană, the oldest mining settlement in Romania threatened to be destroyed by a mining project proposal, celebrates 1882 years of historical documentation. 
With this occasion, Alburnus Maior, the community based NGO from Rosia Montana, together with Bucharest Association and Re.Generation organize on the 6th of February Roşia Montană’s Anniversary, a wide cultural event in the honor of  the exceptional natural and cultural heritage of Roşia Montană.
The third edition of Roşia Montană’s Anniversary will take place in more than thirty towns in Romania and abroad and will consist in a program intended to highlight the importance of protecting, preserving and valorizing the cultural heritage of Roşia Montană threatened to be destroyed by the mining project of Roşia Montană Gold Corporation.  (1) 

 For those reasons you read above, a group of people gathered in Piata Sfatului Square in Brasov and opened up a remarkable stand and succeed to draw attention of people in barely 30 minutes. Their name  is " Voluntar Brasov" is a organization that helps to community in some aspects including Free items Bazaar, decorating, renovation, helping to poor people, eco- projects , moves against pollution etc. and in my opinion they're successful so far. I have joint them too some months ago and met nice people there.
Anyways, what happened at 7 of february, we met and we carried out pankarts, fliers, afishes etc where is written some basic slogans of Rosia montana on it. We walked through Republici Street in Brasov showing off our banners to local city people and also a flock of Tv cameraman and press was there too to take video of us and also made some interview with some of my friends from Voluntar Brasov.

It was nice.. I enjoyed.. we tied white sheets in our arms ....people were talking and full of suprises.. this was a lesson for people..At the other hand, a document of Rosia montana has been shown in Rockstadt  pub and also some presentation about it.
BY the way, Media partners of Save Rosia montana is ; EcoMagazin, Cooperativa Urbană, Green Transylvania, Feeder.ro, Şapte Seri, Metalhead, Tilllate.com, Banana Society and Romanian Ultras.


For more information, please contact Raluca Dan, Re.Generation telephone 0040 720 371 713 or e-mail: raluca @ re-generation.ro

Now I want to show you some pictures of R. Montana and Alba in Romania;

Rosia MONTANA ...ROMANIA

ALBA IuLIA.. ROMANIA ( Orasul Alba I. )


And some photos about Manifest from last day on Republici street in Brasov with friends; 





If you're interested in Save Rosia Montana, then read more about on their website as I give you ; 
http://rosiamontana.org/

(1 ) http://rosiamontana.org/

Also you learn about " Voluntar Brasov" and" Centrul de Voluntariat" from the link below;
http://voluntarbrasov.ro/

and this is video record and view from our manifest ;
http://www.mixtvbrasov.ro/17054-mars-pro-rosia-montana/ 



I wish you a great following days and thank you for reading and your understanding. .. 


See you next time,

Frankly,

FURKAN
8 FEBRUARY 2013














6 Ocak 2013 Pazar

Sorumlu Vatandaslik, Agir Kapitalizm ve Yilbasi kutlamalari uzerine6

Dunya nufusu artiyor.. toplumlar kalabaliklasiyor fakat bireyler bunun aksine yalnizlasiyor.  Ideolojilerin icleri bosaliyor , bosaltiliyor. Metaa ya olan ilgi asiri sekilde artiyor ve insani maddeler ve sahip olduklarimiz esir aliyor. hatta cogu zaman insan oldugumuzu unutuveriyoruz. Gecenlerde Medya takipte ceviri yaparken boyle bir haber dustu onume soyle diyordu " Akilli telefonlar" insanlardaki empati duygularini azaltiyor, evet gercekten dogru. Ama keske problemlerimiz bunla sinirli kalsa..ama degil. Degismesi gereken, degistirmemiz gereken koca bir dunya var. Ustelik bunu yaparken de sagduyulu , insancil , bariscil  ve " dual" olmak cok onemli.  Ulus devletin  1940'lara olusmaya baslayan Ulus-devlet, tek bayrak ve dil catisinin 90 yillara gelindiginde yok olmasi   ( ki bu yok olmayi, artan sanayilesme ve teknoloji ve bilgi toplumu hazirladi )  , milletlerin, birbiri ile kaynasmasina sebeb oldu. Tabi ki bu kaynasma , tum toplumlarda meydana gelmedi. Ayni cografyada yer alan ulkeler hatta komsular bile birbirlerinden farkli bir tarihsel gecmise sahip oldular.  Ornegin Azeriler, Sovyetler Birliginden ayrildi ve bunun etkisi ile uzun yillar ana dil olarak Rusca konustular. Su an anadili Azerice olan Azerbaycanda Halkin yuzde 80' i cok iyi seviyede Rusca bilmektedir. ( Ser gibi gozuktu ama hayirmis, Turkler ingilizce dil okullarina 2000'li yillarda gitmeye basladilar .)


Avrupa, disardan bakildiginda, parcalanmis, ayri ayri , ozerk ya da federal yonetimler gibi gozukse de, aslinda bir cok Avrupa ulkesi kendi icinde dilsel, kulturel, kuralsal ve tarihi bir baga sahip.  Bir cok bakimdan bu bag, Turkler arasinda Cumhuriyet tarihinden beri olusan bagdan cok daha guclu.  Bu bagi anlamak icin, size " kavramlarin ve konseptlerin"  bir duyguyu ifade etmede, bir gercegi anlatmada" ne kadar farkli anlamlara gelebilecegini belirtmek isterim.  Bu noktada somut ornekler vererek konuyu aydinlatmak isterim. Amacim anlattiklarimla sizi ikna etmek degil, sadece bilmediginiz ya da ogrenmekten kacindiginiz bazi gercekleri soylemektir.  Sorumlu vatandaslik kavramini duymussunuzdur , Ingilizcede " responsible citizen ya da citizen in charge "  diye gecer.  Bu kisaca su demektir:  Devlet , buyuk ve guclu bir mekanizma olmasina ragmen, aslinda her yere yetisemez yani devlet bir ahtapot degildir ve bazi konularda o ulkenin vatandasinin sorumluluk almasi gerekir.  Bu birinci boyutu. 2. boyutu ise, bir devlete ve millete bagli, kendisini vatandas olarak tanimlayan kimse, devlet kendisine bazi uyarilarda bulunmadan ve birseyleri hatirlatmadan, kendisi gorevini ifa etmesi gerekir. Basit ornekle aciklarsak,  Fatura geldiginde gununde yatirmasi, Maasi eksik yattiginda karsi tarafi dava etmesi, vergi kacirmamasi vergi vermesi, kacak elektrik kullanmayip, faturasina ne geldiyse onu odemesi.  Bu , sorumlu vatandasligin ilk basamagidir. 2. Basamakta ise daha agir mesuliyetler gerekebilir fakat bunlarin o kisiye agir gelmemesi lazim, cunku kisi, bu ulkede dogmustur ve bu dili konusmaktadir.  2. basamakta ise , ornegin Oy kullanimi vardir. Vatandas , her yil oyu nasil kullanirim diye devleti soru yagmuruna tutup rahatsiz edemez ( oy sistemi degisse bile ) Devlet cok buyuk bir degisiklik yapmadigi surece secimler sabah baslar ve aksam biter, sandiklar kapanir.  Sorumlu vatandas " Kahvaltimi yaparim Tv mi izlerim sonra kullanirim" demez, dememeli. Aksine, sabahin erken saatinde oyunu kullanmali.  Demokrasilerde , hukumetlerin en cok dusundugu sey, secimlerdeki katilim oranlaridir. ( Ornegin gecen secimlerde Turkiyede katilim orani iyi idi )



3. Basamak ta ise Sorumli vatandasin " Temsili " yani haraketleri, davranislar vb gelir.  Yurtdisinda yasamanin vermis oldugu tecrube ile soyleyebilirim ki, Bir turk yabanci olan bir kisi ile dialoga girdiginde iki kisi ingilizceyi cok iyi bilse dahi, kisiler arasinda on yargilar olusacaktir.  Temsil iki turlu olur ; 1 - Yurtici temsil , 2- yurtdisi temsil  ... Birey kendini sadece yurtdisinda temsil etmez, yurtici de onun icin vazgecilmez bir alandir.  Toplum icinde nasil davranacagi, kadinlarla iliskisi, patronu ile iliskisi, cevresi ile iliskisi , onu " birey" yapar ve saygi duyulan bir varlik haline getirir.  Turkiye ile ilgili bir kac ornek vermek yerinde olur sanirim;

Dinin metafizik bir olusum oldugunu varsayarsak, soyle diyebilirz, Din, bir toplumdaki asiri davranislari tetiklemede her zaman basarili degildir ya da bireyin davranislarinin sebebi onun su ya da bu dine mensup olmasi ile alakali degildir.  Cogu Turk erkekleri , Sokakta , durakta gordukleri kizlara yiyecekmis gibi bakar, sasirirlar, gece yalniz yuruyen kizlarin peslerine takilir ya da bir kizin rizasi olmadan onu opmeye calisir.  Ben bu davranislari " primitf " bulurum ve insanlikla baglantisi oldugunu dusunmem.
Toplumdaki insanlar o kadar cesitlidir ki, Ornegin Romenler Ortadoksturlar , kiliseye giderler, kilisenin onunden gecerken hac cikarirlar.  Gercek su ki ne olursa olsunlar, din belirleyici degil. Romanyada duraklarda bir kiza dikkatli bakan bir tane erkek gormedim. Kaldi ki , Romen kizlari bence dunyanin en guzel kizlari olmasina ragmen.  Bu insanlar kendilerini frenlemeyi ogrenmisler ise siz de frenleyebilirsiniz. Hersey sizde bitiyor. Dunyadaki tum kizlarin " narin, aska ihtiyaci olan, ovulmeyi seven" cinsler oldugu gercegini kabul edip kafaniza sokarsaniz, tum dunyayi da gezseniz , onlara karsi olan davranislariniz degismeyecektir .

Agir kapitalizm, insanlardaki acik sevgi gosterilerini ortadan kaldirmis olabilir, fakat cogu toplum hatta Sovyetler den ayrilan 8-10 milyon nufuslu ulkelerdeki saygi inanilmaz.  Otobuslerde , tum gencler yasli insanlara yer veriyorlar hem de onlara soyletmeden, Turkiyede yasli teyze " yeni nesil cok kotu" nutuklari attiktan sonra genclerimiz yer veriyorlar hem de soylene soylene (!)

IPAD imiz, Pc'lerimiz, Mp3 umuz, playstation umuz. Tv imiz hatta ucak biletlerimiz bile var .  Ama bu bizi ne kadar insancil yapiyor? Ornegin IPAD ten ya da Kindle dan sabahlari internete baglandigimizda , dunyadaki ac evsiz cocuklara bir yardimimiz dokunuyor mu ? Ayni ekrandan gazete okudugumuzda, " hadi bu ulkenin degisecegi yok, once kendimi degistireyim, radikal degisikler yapayim" diyormuyuz?

Ornegin Couchsurfing den tanistigimiz ve evimizde misafir ettigimiz Ermeni bir erkege ya da kiza, cok iyi misafir perver olduktan sonra , evden gittikten sonra arkasindan " ya biliyodum bunun boyle olacagini , tarihte e boyle idiler " mii diyor arkasindan konusup iki yuzluluk mu yapiyoruz?  ne kadar yazik..

Son olarak Yilbasi  Noel kutlamalarindan bahsedecegim kisaca. Agaca cikan ve ustunu cikarip ciplak olarak yilbasini kutlayan bir Turk genci, sarhos bunu cok eglendigi icin mi ? yoksa gosteris yapmak icin mi yapiyor?

Ya da Almanlarin, ceklerin, romenlerin, slovaklarin, italyanlarin Noeli agaca cirilciplak cikararak boyle kutladigini mi duymus ?  cok ilginc, bence bu kisi moron ( retarded)
Bunun yanisira, Belediyeler Noel kutlamasi icin alan hazirlayamaz , belediyelerin gorevi " vatandasin" evlerinin onundeki copleri temizlemektir .  Turkler, bu yilbasinda , yine ickiyi kacirdi, saldirdi, oldurmeye teseppus etti , kizlara sarkti, yani gectigimiz yila gore birsey degismedi, ve bu kafayla giderlerse degismez. AB de Turkleri " aaa sislide, nisantasinda noel kutlamis turkler hadi sunlari AB'ya alalim" demezler. Isterseniz  yilin 365 gunu aksamdan kalma  ( hangover) ol , bu birseyi degistirmez. Eger vatandas yaya yolundan gecerken, surucu olarak durmuyorsan , saygi gostermiyorsan , yuksek sesle bagirip yolculari rahatsiz ediyorsan, ve buna da " ama avrupada yuksek sesle bagiriyorlar, siz ozgur degilsiniz " kilifini uyduruyorsaniz, size uzun bir avrupa turu tavsiye ediyorum, cunku oyle birsey yok.  Rusyada Baskan PUTIN, sokaklarda 12.den sonra icki satilmasini yasakladi. Hollanda, yabancilara mariuhanna, hashas satilmasi konularina sinirlama getirdi.  Romanyada caddede " icki" sisesi ile yakalanirsan polisler seni  aninda durdurur ve para cezasini yersin ve akillanirsin.

Kisacasi " Insan olmak, kendi olmak, orjinal olmak, digergam olmak , saygili olmak" en buyuk erdemdir.
Seneca nin unlu bir sozu ile bitirmek istiyorum  soyle demis Seneca ;
Aza sahip olan değil, çok isteyen fakirdir." 

 Mutlu YILLAR

FURKAN ARISOY
ISTANBUL 
6 OCAK 2013