29 Şubat 2012 Çarşamba

EU Education Policy, EVS and Right to Conscience Objector

European Union takes its legitimation from democracy. Human rights,  mutual agreements,   sublimity of democracy, The right to free elect and to be elected are things that Turkey took from Europe and adapted according to itself.  The Values and principals  that Europe has  carries  weight with inside of it. All the member countries are being punished or remunerated according to those values and criterion.  European Union has very regular and systematic structure. The Council of European Union, European Court of Human rights,  are the only few of those. Those places are in charge of giving " ultimate decision". Every sort of lameness that might be occur there, can influence all member countries.
However, EU gives much importance for education. They praise the education and give fund for young people up to millions euro. They put all the alternatives front of young people that can choose any of them freely. But what is most important thing is that while doing this, they 're depositing all young regardless to religion, language, root, sect etc. The Education and voluntary programmes such as Erasmus, Da Vinci, Socrates, EVS etc. has started to be more popular in all world especially in Turkey. Common particularity of all those programmes are to break prejudgments  in persons and to open the doors of new cultures for them. Privately,  For instance Erasmus system is like that : Turkish student is going to any European country to be continued to his /her education career and to be adopted into there's culture for at least  5 months up to 1 year.
But In EVS, To be student is not an obligation.  Everybody among 18-30 ages can participate to this activity. EVS activity is being the least 1 month and max. 1 year.  This means to work in foreign country as volunteer. The Person can't take a certain salary but being granted by EU.
When it comes to why I told all about this ,
Turkey is still among countries that developed on middle level. Economy of Turkey would be good but in terms of Human rights are very down under expected level. The Topic I didn't not understand and want to discuss is :
The Turkish students that takes  advantages of EU education policy till end, when it comes to Human rights, why don't they show the same sensibility? or escapes from its responsibility? Why they can't pass beyond narrow moulds?  Whey do they still move with nationalist reflex? To think logically,  someone who has gone to Erasmus or for EVS should be more open-minded, more flexible and more liberal. But for some reasons or other, most of Turkish student  Although they use all EU education programme , they don't want membership of Turkey into EU. I see here a big contradiction personally. In my opinion, of someone who have gone to Europe to make EVS or Erasmus should want to enter in EU. Otherwise,   he /she might be contradicting with themselves. Programme that he/she gone can't have an target.  Here is, on this point, The subject I want to mention is " Conscience objector". Conscience objector is a rejection against military recruitment service  of a person because of religious, moral and conscientious reasons. there are two kinds of Conscience objector :  The first one is partly rejection that gives you opportunity to work in public service instead of holding gun. The Second one is that person can reject to go to military service in total. The First Conscientious objector in Turkey is Tayfun Gonul who has explained his conscientious objector. He has laid in jail for years because of his rejection.
It is expressed that in Today's turkey, There are conscientious objector young people are over 1000. EU has gave time  to Turkey to recognize the right to conscientious objector till February. Unfortunately, Turkish government hasn't done anything special nor any enterprise for this Right. European Court of Human Rights has pressurized to Turkey regarding to right to conscientious objector. If Turkey couldn't recognize the Right to Conscientious objector till March, ECHR will give a big money punishment to Turkey. At the moment , there are 3 countries that didn't recognize the Right to Conscientious objector officially. Those countries are Azerbaijan, Turkey and North Cyprus Turkish Republic ( NCTR can't recognize it without permission of Turkish republic )

I hope this important Right will be recognized as soon as possible.

Have nice day!

FURKAN ARISOY
29.02.2012
Wednesday

28 Şubat 2012 Salı

AB Egitim Politikalari , EVS ve Vicdani Ret Hakki

Avrupa birligi , mesruiyetini demokrasiden alir. Insan haklari, karsilikli anlasmalar, demokrasinin yuceligi, ozgur secme ve secilme hakki aslinda Turkiyenin Avrupadan devsirdigi ve kendine gore uyarladigi bir takim temel seylerdir. Avrupanin ve AB nin sahip oldugu bi prensib ve degerler kendi icinde buyuk onem tasir. Butun uye ulkeler bu degerlere ve kriterlere gore odullendirilir veya cezalandirilirlar. Avrupa birliginin cok sistematik, duzenli bir demokrasi isleyisi yapisi vardir. Avrupa Konseyi, Bakanlar Kurulu, AIHM, bunlardan sadece bir kacidir. Bu merciler, her konuda nihani karari vermek ile yukumludurler. Buralarda meydana gelebilecek her turlu aksaklik, tum uye ulkeleri etkileyebilir.
Gelgelelim, AB egitime cok fazla onem atfeder. Egitimi over ve bugun genclerin egitimi icin ayirdigi fon milyonlarda euroyu bulmaktadir. Genclerin, secebileekleri alternatifleri onune koymustur. En onemlisi de, bunu yaparken, Din, dil, irk, mezhep ayrimi yapmadan herkesi istedigi programa yerlestirmesidir. Erasmus, Da vinci, Sokrates, EVS vb. gibi egitim ve gonulluluk programlari , tum dunya da bilhassa Turkiyede bugunlerde cok daha populer olmaya baslamistir. Tum bu programlarin ortak ozelligi, bireylerdeki on yargilari kirmak ve onlara yeni kulturleri kesfetmenin kapilarini acmaktir. Ozelde ise, Ornegin Erasmus programi maksimum 1 yil en az 5 ay olmak uzere Turkiyedeki bir ogrencinin Avrupanin herhangi bir ulkesinde kalarak egitimine bir sure burda devam etmesi gibi , burada yatip kalkmasi ve buranin kulturune adapte olmasini icerir. EVS programinda ise , Ogrencilik sarti aranmaz. 18 ile 30 yas arasindaki herkes  bu gonulluluk programina katilabilir. Evs programi en az 1 ay ve en fazla 1 sene olabilmektedir. Verilan proje kapsaminda, gonullu olarak yabanci bir ulkede calisma anlamina gelir. Kisi, belli bir maas almaz ama AB tarafindan hibelenir.
Butun bunlari neden anlattigima gelince;
Turkiye halen orta duzeyde gelismis ulkeler arasinda. Ekonomisi cok iyi olabilir ama Insan haklari bakimindan beklenen seviyenin cok altinda. Bu konuda anlamadigim ve tartismak istedigim husus su : AB nin egitim politikalarindan sonuna kadar yararlanan turk ogrenciler, is insan haklari konusundaki ihmallerimize gelince neden ayni gelismeyi istemiyorlar ya da istemekten kaciyorlar? Neden Erasmusu ve EVS programini kullanmak ile yetiniyorlar? Neden dar kaliplari asamiyorlar? Neden hala milliyetci refleks ile hareket ediyorlar? Mantiken dusundugumuzde, Erasmus ya da EVS yapmaya gitmis birinin daha acik goruslu, daha esnek daha ve daha liberal olmasi beklenir. Ama nedense, cogu Turk ogrenci, AB egitim programlarini cokca kullanmasina ragmen, ornegin turkiyenin AB ye girmesini istemiyor. Ben, kisisel olarak burada buyuk bir celiski goruyorum. Bence, EVS ve erasmus yapmaya gitmis bir turk gencinin, Turkiyenin AB ye girmesini istemesi gerekir. Aksi takdirde kendisi ile celisir. Gittigi programin amaci kalmaz. Iste tam da bu noktada bahsetmek istedigim konu Vicdani ret ingilizce ifadesi ile Conscience Objector. Vicdani ret, kisinin dini, moral, vicdani, vb. sebeplerden oturu askere gitmeyi reddetmesidir. Iki cesit Vicdani ret vardir : Birincisi kismi rettir ki bu asker olarak silah tutmanin alternatifi olarak kamu hizmetini ongorur. Ikinci olarak ise , kisi, total yani bir butun olarak AsKERE gitmeyi reddedebilir. Turkiyedeki ilk Vicdani retci 1989 yilinda Vicdani rettini aciklayan Tayfun Gonuldur. Kendisi , bu kararindan dolayi yillarca hapis yatmistir. Gunumuzde, Turkiyede vicdani retci sayisinin 1000 in uzerinde oldugu ifade ediliyor.
AB,  Turkiyeye Subat ayina kadar " Vicdani ret" hakkini tanima suresi vermisti. Turkiye, ne yazik ki, yani Turk hukumeti bu konuda bir kac ciliz girisimde bulundu ve gerisini getirmedi. AIHM, Turkiyeye bu konuda baski yapmaktadir. Turkiye, eger mart ayina kadar Vicdani ret hakkini tanimaz ise, AIHM Turkiyeyi yukluce bir para  cezasina carptiracaktir. Su anda Vicdani ret hakkini tanimamis resmen taninan 3 ulke var : Turkiye, azerbaycan ve Kuzey kibris Turk cumhuriyeti. ( KKTC nin tanima sansi yok cunku kendi icinde ozerk degil, hala Turk askeri burada aktif halde )
Eger Turkiye Vicdani ret hakkini mart ayinda da kabul etmezse, bundan sonra Vicdani retten dolayi iskence gormus, hapishanede yatmis , mahkum olmus tum retciler, AIHM e gidip rahatlikla dava acabilecekler.

Umarim bu hak bir an once taninir.


HANGİ ÜLKELERDE NASIL UYGULANIYOR?
Vicdani reddin geçmişi ilk devletlerin kuruluşuna kadar uzansa da resmileşmesi yirminci yüzyılın başlarına denk gelmektedir. Örneğin, İngiltere 18. yüzyılda Quaker inancına sahip olanları zorunlu askere alınmadan muaf tutmuş ve 1916'da da vicdani reddi anayasasına dahil etmiştir. İngiltere'yi 1917'de Danimarka, 1920'de de İsveç izlemiştir. Ayrıca pek çok ülke 17 ve 18. yüzyıllardan itibaren askerliği zorunluluk değil, gönüllülük esasına dayalı uyguladığı için etkin olarak vicdani ret diye bir tanımlamaya gerek duymamıştır. Etkin olmasa da yasal olan bu durumun değişmesine I. Dünya Savaşı ile zorunlu askerlik uygulamasının yeniden getirilmeye çalışılması sebep olmuştur. Vicdani ret hakkı, günümüzde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu tarafından temel insani hak olarak kabul edilmiştir. 
 
AB üyesi Belçika, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İtalya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Portekiz, Slovakya ve Slovenya’da zorunlu askerlik hizmeti yok. Diğer ülkelerde ise alternatif kamu hizmeti uygulanıyor.
 
Alman vicdani retçiler, askerlik süresi olan 9 ay boyunca gençlik, aile, kadın ve sağlık bakanlığına bağlı federal sivil servis ofisleri tarafından alternatif hizmet yerlerinde çalışıyorlar.
 
Avusturya 1991 yılından bu yana vicdani ret hakkını tanıyor. Vicdani retçiler bu ülkede 12 ay alternatif hizmet yapıyorlar.
 
Danimarka’da 1917’den beri tanınan vicdani ret hakkı kapsamında, 9 ay alternatif hizmet yapılıyor.
 
1931 yılından bu yana vicdani ret hakkını tanıyan Finlandiya’da vicdani retçiler 13 ay, 1920 yılında bu hakkı tanıyan İsveç’te ise 7,5 ay alternatif hizmet yapıyorlar.
 
Yunanistan, AB üyesi olabilmek için 1998’de vicdani reddi kabul ederek, kanunlarında değişikliğe gitti. Buna göre 23 ay alternatif hizmet görevi vicdani retçiler için düzenlendi.
 
Yeni AB üyesi olan Bulgaristan da vicdani reddi kabul etti. AB üyesi Bulgaristan 2008 yılında da zorunlu askerliği tamamıyla kaldırmayı taahhüt etti.
 
Çiçeği burnunda AB üyelerinden Kıbrıs Rum Kesimi da vicdani retçiler için alternatif hizmet yükümlülüğü getiren ülkeler arasında. Ancak alternatif hizmet burada 42 aya çıkıyor.
 
1991 yılında anayasa ile vicdani ret hakkını tanıyan Estonya’da ise alternatif hizmet süresi 16 ay.
 
1998 yılında anayasasına vicdani ret hakkını alan Polonya’da, vicdani retçiler 18 ay alternatif hizmette bulunuyor.
 
Letonya, 2002 yılında çıkardığı alternatif hizmet kanunu ile vicdani ret hakkını yasal olarak tanıdı. Alternatif hizmet süresi ise 24 ay olarak belirlendi.
 
1992 anayasasında bu hakkı tanıyan Litvanya’da alternatif hizmet süresi 18 ay.
 
1996 yılında bu hakkı tanıyan Romanya’da ise hizmet süresi 12 ay.
 
Iyi haftalar dilerim,
 
FURKAN ARISOY
29.02.2012

16 Şubat 2012 Perşembe

Ask Adami : Bosson ( Staffan Olsson)

Merhabalar, herkese iyi aksamlar,
Bugunku Blogumun son konusunu ulkesinde cok da unlu olmayan bir Britney spears kadar adi duyulmamis ama sarkilarindan adeta ask kokulari yukselen Unlu isvecli sarkici, besteci ve soz yazari Bosson'a ayiracagim. Bosson, su anda 42 yasinda, 1969 dogumlu. Goteborgda yasiyor. Bossonu 2005 ten beri dinliyorum ve siki takipcisi oldugumu soylebilirim. Onda, onun muziklerinde beni etkileyen sey, Muzik ile ses uyumunun maksimum seviyede olmasi ve sarkilarin icten, cani gonulden yapilmis olmasi. Bosson, en buyuk cikisini 2001 yilindaki " One in a million" albumu ve cikis parcasi ile yapti. Bu album, Avrupada ve Asyada uc milyondan fazla satti. One in a million sarkisi, ayni zamanda " Miss Congeniality" adli filmin Soundtrack i da oldu ayni zamanda. Bossonun ozelligi, yapmacik bir insan olmamasi. O , cok dogal, cok sevecen ve tum dunya insanlarini kucakliyor. Mimiklerini cok iyi kullaniyor, ki bunu " What If I " klibinde de cok iyi goruyoruz, ha bu arada Bosson ile facebookda konustugumda ona " O klipte gercekten agladin mi?" diye sordum. O da " evet, sogan filan kullanmadik, gercekten agladim" dedi. Cok etkilendim. Vay be dedim, ask adami iste boyle olur. Bosson, 2001 de Isvec Miss guzeli ile bir birliktelik yasadi, sonra ne oldu kimse bilmiyor, kendini belki de gece hayatina verdi, cunku su an Bekar oldugunu biliyorum. Bosson, Kliplerini dunyanin dort bir yaninda cekiyor. Agirlikli olarak Isvecte cektigini biliyoruz ama bunun disinda, Rusyada ve hatta uzak doguda klip cektigi biliniyor.
 Bossonun album yaptiktan sonra klasik gittigi bazi ulkeler ve sehirler var. Herhalde bu ulkelerde cok iyi arkadaslari var onlari da bahaneyle ziyaret ediyor. Ornegin bir kac ay once Rusyada Moskowada kaldi ve burada mini konser verdi. Daha sonra Kirgizistana gitti. Burada da yeni albumunu tanitti. Bosson, cok ici disi bir bir adam. Facebookda butun ozel hayatini paylasiyor. Kaldigi odasindan tutun da yuzdugu havuza, dans ettigi kizlara ve yedigi yemeklere kadar herseyi paylasiyor ve hayranlari da surekli onu izliyor.

       En son sanirim Singapur ya da Taylanttaydi, burada bir tatil yapti, inanilmaz resimler cekti. Bu arada albumlerinden biraz bahsedelim. One in a million albumunden sonra " Rockstar" i cikardi. Bu album de en az birinci album kadar alkis aldi. Bugun, yolunuz Isvece , Goteborg a duserse, Bosson u " apollo-4" studyolarinda ziyaret edebilirsiniz, O , her daim orada ve cok calisiyor, bizlere guzel muzikler dinletmek icin. Son albumunun isimi " Guardian angel". Albumunu sinyallerini 2011 yilinda vermisti Bosson. Son zamanlarda cok fazla Guardian angelden bahsetmisti, albumun cikis parcasinin da bu olacagini anladik zaten :)
Bossonun yeni sarkilarinda, daha modern, ritimsel, daha hareketli, ve remixli parcalar oldugunu goruyoruz. Bosson da mutlaka bunu caga ayak uydurmak icin yapti.
Eger hic Bossonu dinlemediyseniz, iste size firsat, henuz hic birsey kaybetmediniz, Bu yazimdan sonra dinlersiniz artik. Size Bossonun en guzel bazi parcalarinin isimlerini yazacagim. Youtube'dan bulup dinleyebilirsiniz :
Bosson- I believe
Bosson- What If I
Bosson- Rain in december
Bosson- Efharisto
Bosson- Future's gonna be tomorrow, life is right here today
Bosson- Guardian Angel
Bosson- It's over now
Bosson- One in a million
Bosson- You opened my eyes

Haydi! Simdi Bosson zamani, simdi ask zamani, Bosson dinleyin, kulaklarinizin pasi silinsin.
Kolayliklar,

Furkan Arisoy
16.02.2012

Cek Cumhuriyeti Yolculugu ve Erasmus Anilari 1 ( 2009)

Merhaba sevgili Blog severler ve takipcilerim,
Bunu yazmadigim icin pismanim, yani Erasmus anilarim ve Cek cumhuriyeti hakkinda. Dile kolay 8 ay kaldim, az degil. Burada, blogumda butun ayrintilari yazmayacagim. Size surec nasil baslar, nasil devam eder ve nasil biter bu konularda ve Cek cumhuriyeti ulkesi hakkinda bazi temel bilgiler verecegim ve yazimi sonlandiracagim.Bu yazimi partlara ayirdim. Bu birinci part ona gore :)
Suleyman demirel universitesinde okurken, Erasmus ogrenci degisimi programini ogrendim. Bir yabanci dil sinavina girilmesi gerekiyormus. Neyse sinava girdim elbette hatirladigim kadariyla 100 uzerinde 70 almistim. Daha sonra ulke secimi asamasina geldi. Polonya ve Cek cumhuriyeti var olan 2 secengimdi. Ben de Cek Cumhuriyetini sectim ( amaaan, bu ulkenin adi da uzun, gerci eski Cekoslovakyaya gore yine de kisa)neyse derslerim de uyustu Cek cumhuriyetine kabul edildim. Daha once gitmedigim bir ulkeye gidecektim. Konsantre oldum ve herseye hazirlikydim. Adanada okuyan Onur adindaki arkadasimla tanistim facebook da.. Bana facebook un yaptigi en iyi iyilik o idi baslarda. ucak biletini ayni gune aldik. Turk hava yollarinin tarifeli ucagina atladik. Valizlerimiz fuldu. Akilalmaz seyler goturduk yanimizda. Bunlarin hepsini saymayacagim. Ucaga atladik. 2 saat sonra Pragdaydik. Subatin basi idi. Dondurucu bir soguk vardi Prague Ruzzyne havaalaninda. Bu kadarini beklemiyorduk. Bizdeki mantik su idi : Soguk havasi olan memleketin insani da soguk olur. Kesinlikle bu dogru degildi. Pasaport polisleri disinda insanlar sicakti. Hatta daha iddiali konusmak gerekirse, Turklerden daha sicaktilar. Bizi havaalninda mentorumuz Cek stepan karsiladi. Cilgin birine benziyordu ama bunu ilk bakista anlayamazdiniz. ( daha sonra tanidikca hakli oldugumu anladim ) Otobuse atladik. Ceklerin cok guzel otobusleri ve hizmetleri var. Student agency firmasi hem ucuz hem de Prague ile Brno sehri arasinda cok sik gidip geliyor. Otobuste internete baglandik sicak cikolata ictik. Stepan sessizdi , belki de yorgundu. Ben de yorgundum ama cok heyecanliydim. Bu ulkeyi sevmeye baslamistim sanirim. Brno ya vardik. Onlar , otogara " Hlavni nadrazi" diyor. Burada indik. Brnoya varmistik. Istanbulda yasayan biri olarak Brno once gozume kucuk gorundu. Ama sonradan ogrendim En buyuk ikinci sehirdi burasi pragdan sonra. Kalacagimiz yer olan Vinarska ogrenci yurduna vardik. Yurda giris islemlerimiz yapildi. Onur kendi odasina, ben de kendi odama girdim. Oda arkadasim Christi bir Amerikali. Cok garip bir havasi vardi. 2 gun hic konusmadik :) Kendisinin Apple i vardi ve kulakligi bir an olsun kulagindan cikarmiyordu. 2 gun sonra bana " hello" dedi, tanistik. Kendisine, onun gibi bir oda arkadasina sahip oldugumm icin sansli oldugumu soyledim. Nitekim, ingilizcemi gelistirebilecektim ve yeni yeni kelimeler ogrenecektim.
Butun ayrintilari yazmayacagim. Bu hikayenin sonunu sonraki yazima biraktim. Simdi size Cek cumhuriyeti ile ilgili bilgi verecegim, ve dilerseniz size ogrendim bazi cekce kelime ve cumleleri yazacagim, ister misiniz? evet dediginiz duyar gibiyim :)
Cek cumhuriyeti, 11 milyon nufuslu bir dogu Avrupa ulkesi. 89 daki Velvet devriminden sonra ulke Slovakyadan ayrilmis. Ulkenin bir cok simgesi var. Ornegin kartal, aslan, timsah ve kral. Dili Cekce. Cekce kolay bir dil degil. ama biraz azimli olursaniz 2 senede ogrenirsiniz. Eger Cek vatandasi iseniz, su ulkenin vatandaslari ile kolaylikla dil olarak anlasabilirsiniz : Bulgaristan, Bosna hersek, Polonya, Slovakya, Slovenya, hirvatistan, sirbistan. Tabi bazi sive farklari var. Baskent Prag, dunyanin sayili guzellikte olan sehirlerinden biri. 2 Milyon nufusu var. Pragin simgesi Charles koprusu ve nehridir. Cek cumhuriyeti kulturel bakimdan cok zengin bir ulke. Bir cok yazar, sair ve bilim adami hayatinda bir kez Cek cumhuriyetinde yasamis ve kalmis. Bethoven Pragda, Gregor mendel Brnoda, Kafka Brnoda yasamistir, Brno'da Mendel enstitusu vardir hatta. Cekler, muzelere gitmeyi cok sever, Ondan zaten cogu muze ucretsiz. Futbola cok meraklidirlar ve cok da basarilidirlar. Bir cok onemli futbolcu cikarmistir Cek cumhuriyeti. Ornek verecek olursak, Jan koller, Karel poborski, Milan Baros, Jankulovski, vs. Ve tabi ki Karel Gott u unutmamak lazim. O da unlu Cek  muzisyen. Ulkede Komunism faal iken, bir cok yazar yurtdisina kacmak zorunda kalmis. Su anda tam isimlerini hatirlayamiyorum ama cogu yazar Fransaya kacmakta bulmus careyi. Cek sinemasi da cok iyidir, ilgilerseniz. Size bazi film isimleri verecegim bunlarin kimisi odullu, kimisi ise odul almamis ama odule aday gosterilmis  Bunlar ;
- Musime si Pomahat ( birbirimize yardim etmeliyiz)
- Kolja
- Ostre Sladovane Vlaky ( Yakindan gecen trenler )
- Dark blue world ( Koyu mavi dunya )
-Pupendo
- Bobule ( uzumler- Znojmo )
-Jedna ruka netleska ( Bir el yetmez)
- Nuda v Brne ( Brnoda sikkinlik )
Eger Cek Cumhuriyetine gidiyor iseniz, sunu bilin de gidin. Cekler sunger gibi :) Acayip alkol aliyorlar, Bu ulkede Alkol almamak , ahlak disi gibi gorulebilir. Eger arkadaslar arasinda alkol almaz iseniz, Mahalle baskisi gorebilirsiniz:)
Bira Uretiminde Cekler, bir numaradir dunyada. Unlu Plsen birasi Cek cumhuriyetinde uretilmektedir. Gambrinus birasi da meshurdur. Znojmo, sarap mahzenleri ve uzum baglari ile meshurdur. Bobule adli film de Znojmoda cekilmistir zaten. Eger kirli hava kokusu icinize cekmek isterseniz, Ostravaya gitmelisiniz buradaki hava inanilmaz pistir fabrikalar yuzunden. Bu arada Cek cumhuriyetine giderseniz, sadece Prag i gezmeyin butun ulkeyi dolasin. Hradec Kralove, Trutnov, Ostrava , Olomouc Brno vb.
Hadi biraz Cekce ogrenelim :
Ahoj > Merhaba
Nazdar > merhaba
Jak se mas/Mate > nasilsiniz?
jak se jmenujes > Adiniz nedir?
Dobry den> iyi gunler
Dobry vecer > iyi aksamlar
Dobrou noc > iyi geceler
Dobre pivo > iyi bira
všechno  > Hersey
Dobre > iyi
Spatny> kotu
krasny> guzel
Jiny> farkli
Slunecny> gunesli
Snezny> karli
Destivy > yagmurlu
Jmeno> isim
Prijmeni> soyisim
Cestina> Cekce
Turectine> Turkce
Na shledanou> gorusmek uzere

Bence simdilik bu kadar yeter, sonra devam edelim, yazacak cok sey var ....
Burada benimle Blogumda bulustugunuz icin size minnettarim.
Gorusmek Dilegiyle,

Furkan Arisoy
16.02.2012


7 Şubat 2012 Salı

Avrupada Hristiyan partilerin Olusumu ve Turkiyede onunde " Islam" konulamayan Partiler algisi

Bu konuyu cok ilginc buldugumu itiraf etmekle soze baslamak istiyorum. Sorgulanmayani sorgulamak, benim isim ve boynumun borcudur. Dikkat ettiniz mi bilmem ama, Avrupa'da " Hristiyan Demokrat, Hristiyan Sol, " gibi parti isimleri ve akimlari mevcut. Peki Avrupaya nerden geliyor bu gelenek?
Bilindigi Avrupa, sert ve kati din anlayisini yuzyillar once birakti. Kilisenin etkili oldugu donemde dogmalar hat safhadaydi. Kilise ne derse o idi. Tabi kilise derken, katolik kilisesinden bahsediyorum. Cunku Avrupada ilk kiliseler Katoliktiler. Katolik inanci, bugunku Islama benzemkte olsa da farkli yonleri mevcut. Sunu unutmamak gerekir ki Ortacagda, Avrupa da Din yalnizca inanclar ve ibadetler demek degil, ayni zamanda hayat tarzi, ekonomik, sosyal kosullarinin tamaminin Kiliseye gore sekillendigi anlamina geliyordu. Bu zor durumda, bazi avrupali ozgurlukcu aktivisitler bir akim baslatti ve adina da " Protestanlik" dedi, kelimenin koku " protesto etmek" ten gelmektedir. Martin LUTHER King, baslattigi mucadelede, Katolik kilisesini bastirmayi basardi,ve toplumu topyekun olmasa da nispeten degistirmeyei basardi. peki, Martin King, peygamber miydi? Hayir. O da bizim gibi insandi. Ama insan ustu bir caba gosterdi. Bunu sundan dolayi anlattim. Avrupadaki OZgurluklerin temeli iste, tam olarak Martin King in actigi bu yol ile sekillenmistir. Avrupa daha sonra sert din savaslarina sahne oldu. 30 yil suren savaslarda cok kan akti. Avrupa, gercek anlamda dinini bulmaya calisirken, cok can kaybetti, cok kan kaybetti.

Tum bu gecmis tarihten bize, gunumuze kalan bir AVRupa sablonu var onumuzde. Dikkat cekicidir ki Protestanlar daha murefeh ve zengin iken, cogu katolik ulkesi daha fakir kalmistir. Bugun Avrupa birliginin Kurucu uyelerinin Protestan olmasi bir tesaduf degildir. Gelelim yazimin da konusu olan Hristiyan parti konusuna. Avrupada bazi partiler var ki, Turkiyede de aynilari mevcut. Ornegin Liberal parti, demokrat parti, sol parti, sag parti vb. Ama onlarda bir de " Hristiyan demokrat" parti var ki, anlamini cozebilene ask olsun. Bu konuda arastirma yaptim ve su sonuclara ulastim. Hristiyan demokrat partiler, cogunlukla liberal , ozgurlukcu, ve her alanda gelismeyi ve ilerlemeyi kendine hedef koyan partiler imis. Isminin Hristiyan olmasi, hemen akliniza bazi soru isaretleri getirebilir. Ornegin: Hristiyan demokrat ise, Topluma hristiyan degerleri empoze edebilir, ornegin Icki icmeyi , acik alanda opusmeyi yasaklar gibi dusunebilirsiniz. Eger boyle dusunuyorsaniz sizi bu cevap sasirtacak: Hristiyan demokrat partiler, bu konularda cok ozgurlukcu olup, kesinlikle birseyi yasaklamiyor aksine onun alanini genisletiyor, yeni yeni reformlar yapiyor ve bire bin katiyor.

Peki, Turkiye'de bir dakika keni kendinize dusunun, neden parti isimlerinin onune, ornegin " musluman" konmaz? Neden musluman demokrat parti denmemistir ya da neden musluman liberal parti denmemistir?
Avrupa yuzyildir Hristiyan adini parti isimlerinde kullanirken, Turkiyede , ustelik nufusun yuzde 97 sinin musluman oldugun bir ulkede neden partiler bu adi almaktan utanirlar, cekinirler ?

Bunun cevabi basit: ETIK. Evet yanlis duymadiniz. Mehmet Altan Kuresel Vicdan adli kitabinda, Avrupanin Etik anlayisini cok onceleri olusturduguna, ve bunun protestanliga dayandigini soyluyor. Protestan Etik, Yalnica belli kurumlar uzerine yogunlasmistir. Katolik inancindaki gibi sinirlamalar koymaz kendine. Ornegin, Protestanlar icki pekala icebilir ve onlar icin yasak degildir. Cunku icki icmek " etik" tir, ve yasaklanmasi, ahlaken aykiridir. Eger bir dinin kurallari , etik acidan belirlenmis ise, o toplumlardaki siyasal kurumlar da buna gore sekillenir. Iste Hristiyan Demokrat partilerin daha ozgurcu olmasinin nedeni de tam burada yatmaktadir. Turkiyede eger musluman demokrat adinda bir parti varolagelseydi, buyuk ihtimalle cuntacilar, darbeciler tarafindan alasagi edilirdi, Cunku onlara gore modernite, insani ozgurlestirirdi. Bu tarz partilerin ise, ozgurlukcu olamayacagini dusunurler, tahammul edemezlerdi ve yikarlardi O partiyi. Bunun en buyuk sebebi ise Turkiyede " parti kulturunun ve tecrubesinin" cok eskiye dayanmamasi. Hatta denilebilir ki Osmanlidaki Bazi ocaklar, siyasi partilerin birer protipleri idi ornegin Ahiler gibi. Cumhuriyette ise, tepeden inme, henuz parti protipleri Avrupadaki gibi olusmadan dogrudan Siyasi Parti kurmaya kalkistilar. Ornegin Ittihat ve Terakki kendilerine ozgur diye tanimlayan bir grup tarafindan kuruldu. Ama tarihin en buyuk katliamlarini onlar yapti. 1915 Ermeni soykirimini da kendilerinin yaptigina dair belgeler var elimizde. Mustafa Akyola gore, MOdernite, ozgur degildir. Modernite, yalnizca belli kesimleri mutlu eder, aliskanligi budur. Liberalismin oturdugu eksen kesinlikle modernite degildir. Modern insanlar, liberal olamazlar cunku.

Umarim bu yaziyi okudugunuzda Avrupadaki ve Turkiyede siyasal surecler hakkinda bir fikriniz olusmustur,
Sonraki yazilarda gorusmek dilegiyle, sevgiyle.
Furkan Arisoy
Author
8 February 2012 Wednesday



6 Şubat 2012 Pazartesi

Militarist Toplumun Belirtileri ve Kurtulma yollari

Bu konuyu bloguma tasirken diger bir cok konuyu eledim, cunku bu konunun onemli olacagini dusundum.
Bilindigi gibi, Turkiyenin militer ve uniter toplum yapisi Osmanlinin son donemindeki ittihat ve terakkicilere kadar uzanmaktadir. Amer gercek anlamda Ornegin militer egitim 1960 lardan sonra kanimiza girmistir. 61 anayasasi da militer kurallari yogun bir sekilde barindiran ilk adim anayasasi olarak da bilinir.
Yanlis hatirlamiyorsam bununla ilgili haber okumustum. Su anda mevcut sistemde siklikla karsiliastigimiz, Ataturk bustu, genclige hitabe, Ataturk resmi Uclemesi de ilk kez bir grup subay tarafindan uygulanmaya konmustur. Daha sonra bu zihniyet oyle kalmis ve gunumuze kadar gelmistir. Degismemesinin nedeni, o zamanlar toplumun cok uyanik olmayisi, kuresellesmenin henuz Turkiyeyi etkilemeyisi, Ordunun kutsalligi vb. nedenlerdir. Egitimin amaci, insanlarin hayatta neyi nasil yapacagini, hangi kanallari kullanacagini ogretmek, acik fikirli insanlar yetistirmek, Tek tip bireyler yerine , cok farkli dusunen, farkli hareket eden, yaratici ve uluslararasi ozellige sahip bireyler yetistirmektir. Kuresellesen dunyamizda, Egitimin " milli" olma zorunlulugu ortadan kalkmistir. Ingilizce ogrenmenin bu kadar elzem oldugu bir dunyada, tek bir dile bagli kalip, ustelik onu da ogrencilere yarim yamalak ogretmek, kimsenin haddi degildir. Bu zulumdur adeta.

            Bu baglamda asagida dile getirecegim kurtulma yollarini Egitim bakanliginin bir an once uygulamaya koymasi sarttir.  Su ana kadar, Milli Guvenlik dersleri kaldirildi ama bu yetmez, egitim daha da demokratik hale gelmeli, bu ise asagidaki maddeler ile mumkun olacaktir;

    -  Tek Tip Kilik kiyafet uygulamasi kalkmali, ve her yastan her seviyeden ogrenciler diledikleri gibi serbest giyinmelidirler.
-   Andimiz kaldirilmalidir.
-  Genclige hitabe kaldirilmalidir.
-  Inkilap dersleri kaldirilmalidir.
-  Beden egitimi dersindeki, hala totaliter ulkelerde uygulanan " rahat- hazir ol" hareketleri kaldirilmalidir ve spora ve sporcuya daha fazla onem verilmelidir. Gencler, spordaki yetenekleri dogrultusunda yonlendirilmelidirler.
- Ogretmen sinifa girdiginde ogrencilerin ayaga kalkma zorunlulugu kaldirilmalidir.

Bunlar, simidilik aklima gelenler idi. Eger bu reformlar yapilirsa, ulkemiz acisindan cok iyi olacak, ve kim ne derse desin tarihe ismini altin harfler ile yazdiracaktir. Mevcut hukumet, yavas da olsa bu reformlari yapmaktadir. Bazen milliyetci reflekslere kulak vermekte ve yorungeden cikmaktadir. Ama onemli olan, istikrari hedeflemesi ve demokratiklesme cabalaridir. Siyasette timing yani zamanlama onemlidir. Hukumetin de yapmaya calistigi sey bu olsa gerek.
Daha ozgur yarinlarlar diliyor ve yazimi bitiriyorum
Sevgiyle kalin,
FURKAN ARISOY








ROMANYA UZERINE

Merhabalar
Uzun zaman oldu yazamadim ozur dilerim oncelikle:)
Epeyce bir sey oldu Turkiyede son bir kac aydir. Ama bugun burda ben gundemi yazmayacagim, kismetse diger yazilarimda sizlerle gundemi paylasacagim, simdi degil.
Gectigimiz aylarda, sevindirici bir gelisme oldu. Bir yildir  basvuruda bulundugum AGH yani Avrupa gonullu hizmeti basvurumdan sonunda olumlu yanit aldim, evet Romanyaya gidiyorum INsallah.
Brasova gidiyorum. Brasov, ogrendigim kadariyla tam bir orta cag kenti imis. Etimolojik olarak ise Bara-su kokunden gelip, daha sonra slav uzantisi olan -ov eki alarak bu hale gelmis. Transilvanya denilen bolgenin bir belediyesi Brasov. Yanlis hatirlamiyorsam sehrin nufusu 300 bin civarinda. Tam kafa dinlemelik yer.
Gonullu projeye gelince, Bu projede biz gonulluler, hem genclerle hem de yaslilar ile ilgilenecegiz. Onlarla birlikte atolye calismalari yapacagiz, spor ve kamp yapacagiz. Konserlere gidecegiz, gerekirse bilet satacagiz.
Gencleri daha da sosyallestirecegiz umarim. Bu arada kendi yeteneklerimizi de elbet konusturacagiz. Ornegin ben Brasovda muzik klibi cekmeyi dusunuyorum:) Bunun gibi bu satirlara sigmayacak bir cok hayalim var. Facebookda diger gonulluler ile de tanistim, cok iyi insanlar hepsi. Umarim orda da anlasiriz.
11 ay gibi uzun bir sure orada kalacagim, ayarlayacagiz birseyler iste, bana sans dileyin,

Simdilik hoscakalin,
FURKAN